İnsan sevgisi eksikliğinin psikolojik yansıması: Mizantropi

Mizantropinin, insanlardan nefret etmek, insanları sevmemek ve onlara güvenmemek manasına geldiğini tabir eden Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Bu şahıslar, etrafındakilerden uzak durma ve yalnız kalma isteğinde bulunabiliyorlar. Beşerlerle irtibata girmemek için birçok yolu deneyebiliyorlar.” dedi. Mizantropi için çocukluk periyodunun çok kıymetli olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “0-6 yaş kümesinde ebeveynden gereğince sevgi alamamış ise sağlıklı bir bağlanma geliştirememiş bireylerde aslında daha çok bu kişilik bozuklukları karşımıza çıkabiliyor.” açıklamasını yaptı.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk Ergen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, Eskişehir’de meydana gelen bıçaklı taarruz sonrası ortaya çıkan mizantropi kavramı hakkında açıklamalarda bulundu.

Yaşanan olumsuz tecrübeler mizantropiyi tetikliyor

Mizantropinin, olumsuz tecrübelerden sonra ortaya çıkan yeni kavram olduğunu söz eden Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Mizantropi Eskişehir'de gerçekleşen bıçaklı taarruz sonrasında dikkatimizi çeken bir söz. Kavramsal açıdan baktığımızda insanlardan nefret etmek, insanları sevmemek, onlara güvenmemek manasına gelir.” dedi.

Bu durumu yaşayan bireylerde, karşılarındaki insanlara karşı negatif his durumlarının olduğu davranışların gözlemlediğini belirten Aybeniz Yıldırım, “Bu bireyler, etrafındakilere karşı daha uzak durup, yalnız kalma isteğinde bulunabiliyorlar. Beşerlerle irtibata girmemek için birçok yolu deneyebiliyorlar. Kendilerini kaçma, kaçınma davranışlarıyla bir formda sınırlandırabiliyorlar.” halinde konuştu.

Kendilerini soyutluyor ve asosyal ömür tercih ediyorlar 

Bu bireylerin kendilerinin farkında olduklarını ve bir tavır olarak negatif his ve niyetlere sahip olduklarına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Bazen de karşımıza asosyal diyebileceğimiz bireyler olarak çıkabiliyorlar.” dedi ve  sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha çok kendilerini soyutladıkları ortamlarda olabiliyorlar. Kalabalık ortamlara girmeyi istemiyorlar, iş hayatlarında toplumsal olmayan, daha az beşerle bağlantı kurma eğiliminde olabiliyorlar ya da beşerlerle bağlantı kurulmasını gerektirmeyecek meslek kümelerini tercih edebiliyorlar.”

Mizantropi kavramının tek başına bir hastalık olmadığını da vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Söz konusu özellikler mizantropi kavramını oluşturur. Bu özellikleri taşıyan şahıslarda önemli bir sorun var diyemeyiz. Daha çok kişilik bozukluklarında gördüğümüz özelliklerdir. Fakat kişinin fonksiyonelliği bozuluyorsa o vakit bir meseleden bahsedebiliriz.” dedi.

Mizantropist özelliklere sahip şahıslar itimat sorunu yaşıyor 

Mizantropi için çocukluk periyodunun çok kıymetli olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Gelişim evrelerinde 0-6 yaş kümesi çok kıymetli bir yere sahip. 0-6 yaş kümesinde ebeveynden gereğince sevgi alamamış ise sağlıklı bir bağlanma geliştirememiş şahıslarda aslında daha çok bu kişilik bozuklukları karşımıza çıkabiliyor. Bunun yanı sıra depresyon, korku, yalnızlık, asosyal ömürler üzere yanında olan kimi durumlar da mizantropiyi etkileyebiliyor.” dedi.  

Bu durumu yaşayan şahısların ‘insanları sevmiyorum, hayvanları seviyorum, insanlara güvenmiyorum, hayvanlara daha çok güveniyorum’ üzere telaffuzlarda bulunabileceklerini de tabir eden Aybeniz Yıldırım, bu şahısların en büyük sıkıntılarından birinin de itimat sorunu yaşamaları olduğunu söyledi.

Çocukluk devri yaraları yetişkinlik hayatını şekillendiriyor!

Çocukluk devrinde karşılaşılan değersizleştirilme, küçük düşürülme, tecrübelenmiş olan olumsuz yaşantılar ve hislerin yansıtılamaması üzere durumların itimat sorununu etkilediğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocukluk devrinde aldığımız yaralar, yetişkinlik devrinde de bizleri ve hatta hayatımızı, seçimlerimizi de şekillendirir. Her vakit şunu söylüyoruz, aslında terapi seanslarına gitmek için bir sorun olması gerekmiyor. Terapi, kişinin kendini tanıyabilmesi, kendini daha âlâ söz edebilmesi, kendini öteki açılardan görebilmesi için de çok kıymetlidir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı